28 Mayıs 2017 Pazar

Gülümseyin!

Pek yapmam aslında.
Pek de yazmam böyle şeyler.
Ama yazasım gelince bilirsiniz, kalbim kalemim oluverir bi anda.
Susmaz düşüncelerim, vesvese verir durur "yaz" diye.
yaz, yaz, ya..
Iste o zaman iradem biter, kendimi boş bir masada buluveririm.

Öyle bir gündeyim işte.
Veyahut günlerdeyim.
Aylar demek kulağıma korkunç geliyor, günler kâfi.
Ayları da günler oluşturmuyor mu zaten?

Ne mi oluyor bana?
Bilmiyorum yazarken öğreneceğim ben de.
Çünkü insan bazen hatta çoğu zaman kendine de yalan söylüyor.
Ama yazarken her cümleni fark ediyorsun, neyin yalan olduğunu en iyi yazarken anlıyorsun.
Düşüncelerinin çıplaklığı, cümlelerini giyiyor üstüne.
Iste bu yüzden:
Yazmak uyuşturucu
Alkol
Sigara
.
.
.

Ruhun rahatladığını zannediyor ama öylesine sert geliyor ki gerçekler, öylesine korkuyorsun ki düşüncelerinden yine de yazıyorsun.
Bağımlısın.
Bağımlı kaldıkça da kendini bu masada buluyorsun.
Bilir misiniz kaç kere karar verdim bu masada?
Kaç kere uyandım gerçek sandığım kabuslardan?
Veya kaç kere doğruyu fark ettim bilir misiniz?

Ne diyordu matematikçiler?
Sonsuz.
0la 1 arasında sonsuz ifade var.
0.01 ile 0.02 arasında da.
O hesap benimki de.

Insan adı verilmiş yaratıklar hakkında yazıyorum hep.
Almıyor artık midem.
Kaldırmıyor düşüncelerim.
Sizi düşünmek istemiyorum.
Ama bunun iradesi de yok bende.

Düşüncelerinizi irdeliyorum.
Her seferinde.

Neden olmadığın insanı oynarken bu kadar mutlu rolü yapıyorsun mesela?
Görüyorum gram mutlu değilsin.
Olmak zorunda da değilsin zaten, kimse zorlamaz seni mutlu ol diye.
Bunun zorunluluğunu kim veriyor sana?
Bırak mutlu rolü yapmayı neden olmadığın insan gibi davranıyorsun?
Bilmiyorum.

Neden mükemmelmiş gibi davranıyorsun mesela?
O kadar uzaksın ki mükemmelikten.
Niye mi?
Çünkü seni mükemmel yapan şey hatalarını sevmendir zaten.
Rol yapman değil.

Neden bir kalıba sığmaya çalışıyorsun?
Varsın olmasın kalıbın.
Neden doğrularının esaretinde yaşıyorsun.
Hoş buna yaşamak diyorsan şayet.

Neden sevmeye düşkünsün bu kadar?
Neden birini sevmek niyetindesin?
Görmüyor musun sevilecek bir yanı yok.
Sevmeye dair bir şey yok bu yaradılışta.
Köpekler hariç.
Onları sevebilirsin.
Sevilmeyi beklerler zaten.
Ah canım köpekler.

Midem bulanıyor.
Hayat denilen çöplükleri gördükçe midem bulanıyor.
Hırsınızdan,
Doğrunuzdan,
Geriye elinizde kalan tek sey bi insan leşi olmuş.
Yaradılışın en yüksek mertebesi bu olamaz.
Hayır olmamalı.
Bu yaradılışa hakaret.
Bu köpeklere hakaret.

insanı siz kendi ellerinizle yok etmişsiniz.
leşine de isim vermişsiniz.
yine insan demişsiniz.

ben mi?
sizden farksız bir leş.
en nihayetinde ben de insan demiyor muyum kendime?

Ama siz bırakın tüm bunları gülümseyin ve gurur duyun kendinizle.
Neden mi?
Lağımdan farksız bir canlının ne kadar güzel gülebildiği ile gurur duyun.
Ironiye bakın
Ve trajikomik duruma acı gülümsemenizi katın.

Belki birgün bir yerde karşılaşır,
o gülümseme sayesinde tanışırız.
Kim bilir?
Görüşmek üzere.