19 Şubat 2018 Pazartesi

kısa kısa

Karaladım birkaç kelime.
Hem de tam olarak fiilin anlamına uygun yaptım eylemimi.
Karaladım her birinizi.
Insanı oldum olası sevmedim zaten.
hayvanlar aleminin en üst segmenti tabakalanmaya sanki gökten başlamış gibi geldi ilk kelimemi sizinle paylaştığım günden bu yana.
Bankada, parkta, sokakta, yolda...
Tiksindim her birinizden.
Taktığınız çirkin maskelerden,
En çok da yaşamak için size tahammül eden samimiyetsiz aksimden.

10 Şubat 2018 Cumartesi

keşfedilenin kaşifi

Lal oldu kalemim.
Yazamaz oldum.
Halbuki öylesine yoğun ki hislerim. Size anlatmak istediğim çok şey var.
Keşke düşündüklerimin hepsini buraya aktarabilsem.
Otursak iki lafın belini kırmadan birbirimizi anlasak.
Egolarımızdan, doğrularımızdan sıyrılsak.
Önce kim konuşacak diye düşünmesek bile.
Ne sıra versek, ne sıra alsak.
Düşüncelerimiz birbirine geçse ve konuşmuş olsak.

Çünkü kelimeler öylesine iki yüzlü ki.
Senin ak dediğin bi bakarsın kara olur.
Şaşar kalırsın bu işe.
Kelimeler içinde yeri gelir boğulursun.
Bazen de bir bakış yeter dediğini karşı tarafa anlatmaya.
Sadece bir bakış içinde biriken tüm kelimelerin yükünü alır sırtından.
Ve sen konuşmuş olursun.
Hem de bir kelime etmeden.

Dedim ya keşke burada da aynı şeyi yapabilsem.
Buraya yazmak yerine aktarabilsem size düşündüklerimi.
Yepyeni bir yoldayım.
Belki ışık olurdunuz bana.
Belki naptığımı anlatırdınız.
Duymak istediğim doğrusun ya da yanlışsından çok daha öte.
Yürüdüğüm yolda  gördüğüm ayak izleri var.
Ben ilk defa geçiyorum bu yoldan.
Halbuki pek çok ziyaretçisi olmuş bu yolun, biliyorum.
Nereden mi?
Şiirlerden.
Şarkılardan.
Yüzlerde derinleşen çizgilerden.

Ve pek çok insan kaybolmuş bu yolda.
Mecnun demişler onlara.
Yok oluvermişler.

Öylesine bir yol ki bu.
-baltanın girmediği, baltaların cirit attığı-
Kendini tanıyorsun.
Hiç bilmediğin benliğini.


Dedim ya lal oldu kalemim.
Konuşma isteğim, sizin yolunuzdan gitmek değil yanlış anlaşılmasın niyetim.
Ayak izleriniz çıktı karşıma.
Hikayenizi dinlemek istedim sadece.
Tıpkı bi şiiri okur gibi, dudaklarınızdan dinlemek istedim.
Ve en çok da şunu merak ettim.

Kelimeleriniz yetecek mi hissettiklerinizi anlatmaya?
Yoksa kelimeleriniz sadece bakışlarınızın binde birini mi anlatacak bana?