8 Haziran 2017 Perşembe

ayna

En çok ne zaman kırılıyoruz?
Ya da en çok ne kırıyor bizi?

Acının eşiği ne zaman artıyor?
Ne zaman doyuyoruz acıya?
Yaşlandıkça mı yaşadıkça mı eşiğimiz büyüyor bizimle?

Birini kaybetmek mi acıtıyor bizi, yoksa tamamen kaybolmak mı?
Plânlamak mı kırıyor bizi, plânlarımızın olmaması mı?
İçinde yaşadıkça mı çözüyoruz denklemi, yoksa kurban mı oluyoruz bu dipsiz paradoksa?

Hep neye inandım bilir misiniz?


Biri geliyor, her bir parçasını parçana katıyor.
O gidince parçan da kalmıyor ki geriye.
Onun bıraktığı enkazı temel yapıp üzerine kat çıkamıyorsun en nihayetinde.
Deniyorsun.
Her defasında deniyorsun.
Nefes almayı bile unutuyorsun yeri geliyor.
Tekrar deniyorsun, korkmadan, yılmadan.
Fark ediyorsun.
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu fark ediyorsun.
Aldığın her nefesin onun için değil kendin için olduğunu anlıyorsun.
Özgürleşiyorsun.
Ciğerlerin aldığı havayı haketmeye başlıyor.
Direniyorsun.
Onsuz olabilmeye direniyorsun.
Gülmenin en güzel direniş olması buradan gelmiyor mu?
Attığın her kahkahanın değeri artıyor.
Senin değerin artıyor.
O dipsiz paradokstan yeni bir denklem çıkarıyorsun.
Kendini çözmeye ayırıyorsun zamanı.
Neyin sana iyi geldiğini anlamaya çalışıyorsun, neyin seni iyi ettigini.

Enkazını toparlamaya bile yeltenmiyorsun bir noktadan sonra.
Sen onun oluşturduğu biri oluyorsun.
Zaman geçiyor; günler, ayları, yılları kovalarken.
Enkaz gördükçe, eski bir dostu hatırlar gibi kendini hatırlıyorsun.
Komiktir ki enkazını bile sevmeye başlıyorsun.
En çok gözyaşı döktüğün zamanı seviyorsun.
Seni sen yapıyor diye ona bile aşık oluyorsun.
Ne olduğunu hatırlamak istediğinde, müze gezer gibi geziyorsun kalbinin en derinliklerinde.
Derinleşiyorsun.
Senden bağımsız, senin oluşturmadığın bir senle derinleşiyorsun.
Ve biliyor musun?
En güzeli de gurur duyuyorsun.
Enkazın yanına yeni inşaa ettiğin seni apayrı seviyorsun.
Ve eskiyi hatırlamak istediğinde, yüreğindeki kırık dökük harabene gidiyorsun...
Ve günü geliyor yeni inşaa ettiğin sen de bir enkaz oluyorsun.

Paradoksunu, çözemeden kurbanı oluyorsun.

En çok da kendi içinde yok oluyorsun.



2 yorum:

  1. Her şeyin özü çaba, hapis miti insanın amaçsızlığından çıkar, oysa ki hapsi metaforlara gömersek çabalarımı bizi bir yerlere getirir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama bosa cekilen kuregin hapsinde kalıyor insanoglu, ve uzucudur ki bunu anladiginda deredeki su coktan akmis karaya varmis oluyor

      Sil